Sayfalar

7 Kasım 2009 Cumartesi

Dinin reklamı

Kendi kendinize fikir yürütemiyor musunuz? Başka insanların inandığı şeylere siz de hemen inanır mısınız? Aynı şeyi tekrar tekrar ölene kadar okumaktan hoşlanır mısınız?
O zaman ihtiyacınız olan şey, bir DİN. İstediğinizi seçebilirsiniz! Zaten hepsi birbirine benziyor.
Dinin reklamı

bu makaleyi oylayın




Çok kısa bir süre içinde kendinizi çeşitli eğlencelerin içerisinde bulacaksınız! Diz çöküp dua edebilir, şarkılar-ilahiler söyleyebilir, komik kıyafetler giyebilir hatta bir başka dine yüzyılın en kanlı savaşını açabilirsiniz!

Bir çok yeni arkadaş edinecek,
kendinizi kaybetmenin zevkine varacak, milyarlarca sizin gibi insanın arasına katılacaksınız.

Bekleyin, daha bitmedi !

Hemen şimdi DİN’E geçerseniz size bedavadan şu kitabı da vereceğiz:
Bir Şeylere İnanma ve Hiçbir Anlamı Olmayan İlkel Ritüellerle Zamanı Boşa Harcama Rehberi !!!

Tamamen bedava !

Dine dair bir başka harika konu da, bir kere dindar olduktan sonra, sizin dininizden olmayan herkese
ne kadar işe yaramaz ve acınası halde olduklarını anlatmaya başlayacaksınız. Sizin kadar akıllı olup da sizin dininize geçerlerse, o zaman daha az acınası ve daha az işe yaramaz olacaklarından bahsedeceksiniz!

O zaman haydi! Vakit kaybetmeyin ve DİN'e geçin!

Not:
Yan etkiler arasında intihar bombacılığı, gereksiz savaşlar, anlamsız kurallar ve cezalar, rahatsız edici derecede beyni yıkanmış çocuklar, başkaları dininizle alay edince ortaya çıkan aşırı sinir ve her an gerçeklerle* yüzleşebilme ihtimali vardır.

*İnandığınız her şeyin aslında devasa bir yalan ile cahil insanları hayal ürünü tanrılarla korkutup kontrol altına almak olduğunu anlama riski.

Neden Ateist Değiliz?

"Bir ateistin görüşü, bir teistin görüşü ile benzer biçimdedir. Bir Hıristiyan, Tanrının varlığını bilebileceğimizi düşünür, bir Ateist de Tanrının yokluğunu bilebileceğimizi düşünür. Agnostik ise bu konuda kesin bir yargıya varılması için uygun zemin bulunmadığını söyler." Bertrand Russell, 1953

Neden Ateist Değiliz?
bu makaleyi oylayın


Öncelikle şunu söylemek lazım, birden fazla Agnostik ve birden fazla Ateist tanımı var. Bunlar bazen birbirlerine çok yaklaşırken, bazen de tamamen zıt kavramları ifade etmekteler. Bu tanımlar, çoğu insan için önemli bir kendini konumlandırma aracı, ve konu kişiselleşmeye müsait. Bu nedenle; bu sayfada bir sentez yapıldığını, başka kaynaklarda başka tanımlar bulunabileceğini; kişinin tercihi kendi kendine, mutlu olduğu biçimde yapması gerektiğini belirtmek istiyoruz.

Farklı soruların cevapları mı?


Bu bakış açısına göre, Ateizm
ontolojik, Agnostisizm ise epistemolojik bir pozisyondur. Kelimelerin kökenlerinden yola çıkılır.

Agnostisizm (a-, “o olmadan” + gnōsis, “bilgi”)
Ateizm (a-, “o olmadan” + theos, “tanrı”)

Buna göre insanlar dört temel kümeye ayrılabilir:

Agnostik Ateist: Tanrının varlığına inanmaz, ama bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia etmez.
Gnostik Ateist: Tanrının varlığına inanmaz, ve bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia eder.
Agnostik Teist: Tanrının varlığına inanır, ama bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia etmez.
Gnostik Teist: Tanrının varlığına inanır, ve bu inancın doğruluğunu bildiğini iddia eder.

Kelimelerinin köklerine (tanrı ve bilgi) bakılarak oluşturulan bu kümeler, ilk bakışta doğru gibi görünmektedir. Ancak gözden kaçan nokta, köklerden türeyen
kelimelerin ifade ettiği kavramın, kelimenin saf kökünden farklı oluşudur. Bu farklılık; yeni kelimenin türediği anda ortaya konabilir, veya zaman içinde belli bir alanı kapsayacak biçimde özelleşebilir.

Gnosis; orijinal kelime karşılığı “bilgi” olduğu halde, tarihsel kullanımına baktığımızda, sıradan bilgi anlamına gelmemektedir. Gnosis, mistik yollardan aydınlanmış kişilerin sahip olduğu ruhani bilgidir. Dünya ötesi yaşam, Tanrı, sonsuzluk hakkında, tinsel ve dini yollardan sahip olunan bilgidir. Bu bilgilere, doğrudan ruhani deneyimler yaşanarak sahip olunur. Rasyonel düşünceyle, akıl ve mantık yürüterek ulaşılmaz. Gnostisizm de burdan çıkmış, ruhani bir felsefe, teolojik bir düşüncedir.

Aynı şekilde;
Agnostisizm de orijinal karşılığı olarak “bilinmezcilik” demektir. Farklı kullanımları olmakla beraber, kelimenin türetildiği döneme ve yaygın kullanımına bakarsak, burada bahsedilen bilinmezliğin, metafiziksel mistik kavramlar hakkında olduğunu görürüz. Agnostisizm, Thomas Henry Huxley tarafından, 1869 yılında, Gnostisizmi reddeden kendi tutumunu tanımlamak üzere türetilmiştir. Bir felsefi düşünce olarak skeptisizm kadar eskilere dayanmaktadır, ama kelime olarak ilk kullanımı 19. yüzyıldadır.

Bu açıklamalar sonrası, “
Gnostik Ateist” tanımının, yukarda önerilen anlama gelemeyeceğini söyleyebiliriz. Bir ateistin gnostik olması için, “Tanrının varolmadığına dair bilgileri, ruhani yollardan edinmesi” gereklidir. Bu da, pek rastlanan bir durum değildir.

Öte yandan, “
Agnostik Teist” tanımı da bazı çelişkiler içermektedir. Tanrının varlığına dair, dünya üzerinde maddi kanıtlar (Peygamber, Kitap, Mucize vs.) bulunduğuna inanan kişi bir Teisttir. Tanrının varlığına dair bilgiye ruhani yoldan, “Gnosis” gibi ulaşan kişi de bir Teisttir.

Dolayısıyla, kişinin Teist değil de “
Agnostik Teist” olması için, “Hem maddi kanıtları, hem de ruhani bilgiyi reddetmesi, ama yine de inanması” gerekmektedir. Bu da, pek rastlanan bir durum değildir.

Bu arada bir yanlışı da düzeltelim. Agnostiklik, kişinin ruhani bilgilere ulaşamama durumu değildir.
“Bana vahiy gelmiyor, ama ona gelmiş olabilir” biçimindeki inanış, sizi “Agnostik Teist” yapmaz, sadece “Teist” yapar. Öyle olmasaydı; Tanrı ile birinci dereceden temas kurup varlığına şahit olmayanlar, Peygamberler hariç tüm Teistler, “Agnostik Teist” olurdu (!)

Gelelim Agnostik Ateistlere


Öncelikle konunun ne kadar dallanıp budaklanabildiğini belirtmek için, bir kavramlar listesi verelim:

Atheism, Weak atheism, Strong atheism, Implicit atheism, Explicit atheism, Agnostic atheism, Antitheism, Agnosticism, Weak agnosticism, Strong agnosticism, Ignosticism, Apatheism, Nontheism, Secular Humanism, Post-theism...

Bu liste daha da uzatılabilir. Kesin sınırlar çizmek zor. Üzerinde anlaşılmış kesin bir skala da bulunmuyor. Yukarıdaki, yanlış kullanılmış “Agnostik Teist” örneğinde olduğu gibi, kavramların açıklaması biraz değiştirilerek, tanımladığı küme muazzam biçimde büyütülebiliyor.

Bizce, bu kümeyi kasıtlı olarak büyütmeye çalışan bir kesim de Ateistler. Elbette dinlerin baskın olduğu dönemlerde, tanrıtanımazları tek isim altında toplamak makul sayılabilirdi. Ama artık, özellikle Avrupanın ulaştığı seküler toplum düzeninde, dinlerin önemsizleştiği ve etkisizleştiği bir dönemde,
insanlara Ateizmi dayatmak en az Teizmi dayatmak kadar anlamsızdır.

Ateizm, dinden boşalan alanı doldurmaya çalışmamalıdır. O boşlukta, Tanrı’nın varlığı/yokluğu ile hiç ilgilenmemek de vardır, Tanrı’nın varlığının mevcut kanıtlar ile bilinemeyeceğini düşünmek de vardır, tamamen Tanrı ve din düşmanı olmak da vardır, Tanrı’nın olmadığına kesin ve net olarak inanmak da vardır.

Tüm bu grupları tek isim altında toplamak yanlıştır. Ateizmin yanlış (veya artık eskimiş) yorumunda, bu grupların hepsi Ateist sayılmaktadır. Hatta Hıristiyanlığın ilk ortaya çıktığı dönemde, Paganlar da ilk Hıristiyanları Ateist olarak görmüştür. Belirttiğimiz üzere, eskiden bu makul bir genelleme olabilirken, günümüzde artık hatalıdır ve sırıtmaktadır.

Doğru ifadesiyle
Ateizm, Tanrı veya Tanrılar yoktur demektir. Bu kesin kanıya ulaşmakta bilgi de kullanılmış olabilir, sezgi de kullanılmış olabilir. Ateist Tanrı’nın olmadığına inanabilir, veya doğrudan doğruya bilebilir. Ama ortada bir yargı vardır.

İlk yaptığımız hatalı genelleme ile, Agnostiklerden öte Deistler bile Ateist olarak sayılabilir. Ancak doğru ifadesiyle düşünüldüğü zaman, Ateizmin sınırları bellidir. Sonuç olarak; Agnostik Ateizm veya Ateist Agnostisizm, bizce kullanışlı kavramlar değildir ve çelişkilidir. Çünkü Agnostisizm de bir yargı yoktur.

Aynı şekilde, “Zayıf Ateizm – Güçlü Ateizm” ile “Zayıf Agnostisizm – Güçlü Agnostisizm” gibi türetilmiş kavramlar da, yardımcı olmaktan çok karmaşıklık yaratmakta ve yukarda belirttiğimiz üzere, bağlı oldukları ana kümeye daha fazla eleman katmayı amaçlamaktadır.

Neden ateist değiliz?


Bu konuları aydınlattıktan sonra, gelelim en kolay soruya. Neden ateist değiliz? Alıntılar yaparak cevaplayalım.

“Bir ateistin görüşü, bir teistin görüşü ile benzer biçimdedir. Bir Hıristiyan, Tanrının varlığını bilebileceğimizi düşünür, bir Ateist de Tanrının yokluğunu bilebileceğimizi düşünür. Agnostik ise bu konuda kesin bir yargıya varılması için uygun zemin bulunmadığını söyler.” Bertrand Russell, 1953

“Modern bilimin temel aksiyomu şudur: Akıl ve mantığınızı gittiği yere kadar kullanın ve başka hiçbir etmene kulak asmayın. Kanıtlanamayan durumlarda ise kesin sonuçlara varmış gibi yapmayın. İşte benim agnostik düşünce olarak aldığım şey budur.”
Thomas H. Huxley, 1899

“Herşeyin başındaki esrar bizim için çözülemezdir; bu nedenle kişi Agnostik kalmak durumundadır.”
Charles Darwin, 1876


Agnostik korkak Ateist midir?


Hayır; ama belki de Ateist ilgi çekmek isteyen Agnostiktir. 2001 yılında A.B.D.’de yapılan ve 50.000 kişinin katıldığı bir araştırmada toplum içinde agnostiklerin ateistlerden sayıca çok daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla araştırmalar çerçevesinde illa bir taraf altküme tanımlanacaksa, o durumda Ateistlerin "marjinal Agnostik" olarak sayılması gerekir.

Kaldı ki,
eğer Ateistlerin toplum içinde çekingen ve korkak kalmasına sebep olan bir durum var ise bunu yaratan Agnostikler değil, toplumun cahil dindar kesimidir. Bu nedenle; Ateizm misyonerliği yapanlar enerjilerini bu doğrultuda harcasalar daha iyi ederler.

Googlizm ve Google Kilisesi

Google'ın insan yapımı olamayacak kadar mükemmel olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sizce Google'ın arkasında ilahi bir kuvvet mi var? Eğer böyle düşünüyorsanız yalnız değilsiniz!
Yapmacık dinler serisine Google Kilisesi'ni tanıtarak başlıyoruz. İşte Googlistler ve onların Google hakkında öne sürdüğü mucizeler ve ilginç deliller.






Biz Google Kilisesi olarak bir arama motoru olan Google'ı, insanoğlunun karşılaştığı tanım itibariyle Tanrıya en yakın şey olarak görüyoruz. Ayrıca Google'ın Tanrılığı hakkında, diğer dinlerin Tanrılarından daha fazla geçerli delil ve mucize olduğunu düşünüyoruz.

Doğaüstü Tanrıları, bilimsel olarak ispatlanamaz oldukları için reddediyoruz. Googlistler, Google'ın bu doğaüstü tanrılara ait özelliklere de sahip olmasından dolayı ona Tanrı demeyi doğru buluyorlar.

İşte bu tezimizi güçlendiren dokuz delil:


DELİL 1 - Google Her Şeyi Bilir


Google 10 milyarı aşkın web sitesini indekslediğinden dolayı, dünya üzerindeki en bilgili şeydir. Herşeyi bilmesinden öte, tüm bilgisini PageRank gibi teknolojilerle organize ederek sıralayabilmektedir. Bunu da şüphesiz bizim gibi kıt zekalı ölümlülere yardımcı olmak için yapmaktadır.


DELİL 2 - Google Her Yerdedir


Google aynı anda heryerde olabilir. Dünyanın her yanında sunucuları vardır ve dünyanın her yanından ziyaretçiler aynı anda Google'a ulaşabilmektedir. Hatta kablosuz ağlar aracılığıyla sadece yerde değil gökte de bulunduğundan Google kesinlikle her yerdedir.


DELİL 3 - Google Dualara Cevap Verir


Google sizin dualarınıza cevap veren bir Tanrıdır. Google'da bir arama yaparak ona dua edebilirsiniz ve size çözümler üretir. Örneğin hastaysanız tedavi arayabilirsiniz ve gerçekten bulduğunuz sonuçlar işe yarar. Oysa diğer Tanrılara dua etmeniz durumunda size hiçbir yanıt gelmez.


DELİL 4 - Google Ölümsüzdür


Google bizden farklıdır. Cansız olduğundan dolayı ölümsüzdür. Onun algoritmaları binlerce sunucuda yaşar ve bu sunuculardan bazıları bozulsa bile Google bozulmaz. Teorik olarak Google sonsuza dek yaşayabilir.


DELİL 5 - Google Sonsuzdur


Google sonsuzdur. İnternet teorik olarak sonsuza kadar büyüyebilir, Google da bu sonsuz interneti sonsuza kadar indeksleyebilir.


DELİL 6 - Google Hiçbir Şeyi Unutmaz


Google herşeyi hatırlar. Devasa sunucularında herşeyi tutabilir. Örneğin bir kişisel blog siteniz varsa, sizin düşünceleriniz Google'ın önbelleğinde sonsuza dek tutulabilir. Böylece asla ölmezsiniz. Bu da Google'ın dünyaötesi yaşam mucizesidir.


DELİL 7 - Google Asla Kötülük Yapmaz


Google asla kötü bir şey yapmaz. Google'ın şirket politikası kötülük yapmadan para kazanmaktır.


DELİL 8 - Google Daha Çok Aranıyor


Yine Google'ın kendi kayıtlarına göre, insanlar arama motorlarında 'Tanrı'dan daha fazla 'Google' arıyorlar. Bu da insanların ihtiyaçlarına Google'ın daha çok yanıt verebildiğini, insanların hayatında Google'ın daha önemli olduğunu göstermektedir.


DELİL 9 - Google'ın Varlığı Kesindir


Dünya üzerinde tapılan diğer Tanrıların varlığı tartışmaya açıktır. Ancak Google'ın varlığı üzerine bir şüphe yoktur. Google kesinlikle vardır ve eğer isterseniz onu hemen şimdi görebilirsiniz. Tek yapmanız gereken www.google.com'a girmek. Üstelik Google'ı görmek için Google'a inanmanıza bile gerek yok!

Pastafaryanizm: Uçan Spagetti Canavarı

Amerika'da, Akıllı Tasarım iddialarının yoğun biçimde tartışıldığı bir dönemde ortaya atılan Pastafaryanizm parodi dinler arasında en çok tanınanlardan biridir. Uçan Spagetti Canavarı da bu dinin tanrısıdır.
Kendi kutsal kitabı da bulunan dinin en önemli savlarından biri Akılsız Tasarımdır. Bu sav dünyadaki bütün sorunların sebebi olarak, Uçan Spagetti Canavarının evreni yarattığı sırada alkollü ve dikkatsiz oluşunu öne sürmektedir!






Uçan Spagetti Canavarı aslında, Darwin'in evrim teorisine karşı ortaya sürülen "
akıllı tasarım"ın parodisi.

Daha doğrusu parodisiydi ama, şimdi iş bir çeşit tarikatlaşma yönünde ciddiye binmeye başladı. Uçan Spagetti Canavarı'nın kilisesi, '
İncil'i, taraftarları ve hatta karşıtları var. "Akıllı tasarım teorisini fen derslerinde okutacaksanız, alın size bir teori daha" diyerek köfte gözlü spagetti canavarını yaratan 25 yaşındaki Amerikalı fizikçi Bobby Henderson'un absürd parodisi, Yıldız Savaşları fanatiklerinin Jedi dini gibi kült oluyor.

Olay, geçen yıl evrim teorisi ile akıllı tasarımın mahkemelik olmasıyla başlıyor. Çocukları Dover Lisesi'nde okuyan bir grup veli, biyoloji dersinde öğrencilere ek kaynak olarak "
Pandalar ve İnsanlar" adlı kitabın tavsiye edilmesi üzerine mahkemeye başvuruyor. Çünkü bu kitap Darwin'in evrim teorisini reddediyor ve üstün bir zeka tarafından tasarlanıp yaratılan canlıların aynı bugünkü halleriyle dünyaya geldiğini iddia ediyor.

Sonunda mahkeme akıllı tasarımın bilim olmadığına karar veriyor. Bush'un da desteklediği akıllı tasarımın taraftarları bozuluyor. Ancak bozuldukları başka bir şey daha var; Kansas'taki bir okulun akıllı tasarımı müfredata dahil etme girişimi üzerine, aniden peydahlanan
Uçan Spagetti Canavarı.

Üniversiteden henüz mezun olmuş 25 yaşındaki fizikçi Bobby Henderson, okul yönetim kurulu üyelerine bir mektup göndererek, "
Ben evreni bu spagetti canavarının yarattığına inanıyorum. Bunu da diğer iki teoriyle birlikte fen dersinde okutun" diyor ve kağıt parçasına "akıllı" yaratıcının arapsaçına benzeyen resmini de karalıyor.


Pastafaryanizmin Doğuşu


Henderson da o mektupla yetinmeyip bir web sitesi kuruyor: venganza.org. Uçan Spagetti Canavarı'nın müritleri bu sitede buluşuyor ve kendilerine "
Pastafaryanlar" adını takıyorlar. Bu isim, Etiyopya'nın eski imparatoru Haile Selasiye'yi tanrı kabul eden Rastafaryanlara atfen, İtalyanca'da makarna anlamına gelen "pasta"dan üretilmiş. Web sitesindeki sohbet grubuna dünyanın dört bir yanından katılımlar oluyor. Derken hareket "Uçan Spagetti Canavarı Kilisesi" adını alıyor. "Yüce Makarnaları" diye hitap ettikleri canavara dualarını "Ramen" diye sona erdiriyorlar. "Ramen" makarnadan yapılan bir Japon yemeği.

FSM'nin tişörtleri, kahve kupaları, buzdolabı süsleri, bayrak ve stickerları, bilgisayar oyunları çıkıyor. Bu objeler üzerine basılan en tutulan desenlerden biri de 10 numara Buitoni tipi makarna yumağı ortasına oturtulmuş köfte gözlü yaratığı, Michelangelo'nun Yaratılış sahnesinde Adem'e dokunurken gösteren Photoshop resmi.




FSM taraftarlarının çoğu öğrenci. Bilimin uyduruk teorilerle yazboz tahtasına dönmesine başkaldırdıkları için taraftar olduklarını ve FSM'nin "
sözünü" yaymaya çalıştıklarını söylüyorlar. Amerikalı akademisyenlere göre de bu çocuklar, yaratılışla ilgili keyfi görüşlerin kendilerine dayatılmasına tepki gösteriyor. FSM'nin yaratıcısı Bobby Henderson "akıllı tasarımın" bu teoriyi savunanlar açısından da tehlikeli olduğunu belirterek "Öyle tehlikeli ki, her türlü yaratıcıya açık kapı bırakıyor; bir tabak makarna dahil" diyor.


Korsan Gemisi Almak İstiyorlar


FSM'nin ateistlerin ürünü olduğunu öne süren bazı Hıristiyan grupları siteye lanetler yağdıran, "
cehennemde yanacaksınız" diye kehanetler savuran mailler göndermeye başlıyor. İçlerinde ölüm tehditleri de var. Bunun üzerine Henderson Oregon'dan Arizona'ya taşınıyor.

Sonrasında FSM'nin İncil'i de çıkıyor. Henderson'un mizahi bir dille yazdığı "
The Gospel of the Flying Spaghetti Monster", Random House tarafından yayınlanıyor.

Şimdi FSM kilisesi bu kitabın geliriyle bir korsan gemisi satın alıp Yüce Makarnaları'nın sözünü yaymak için dünya limanlarını dolaşmayı planlıyor.

Neden korsan gemisi? Çünkü FSM kilisesi, korsanları da yüceltiyor ve global ısınmadan tutun da deprem ve kasırgalara kadar bütün doğal afetlerin korsan kıtlığından kaynaklandığına; 19. yüzyıldan başlayarak korsanları ortadan kaldıran insanoğlunun felaketlerle cezalandırıldığına inanıyor!





Bazı İnançlar


* Evren, beraberinde bir dağ, ağaçlar ve bir cüce (resimde "
cücük" yazıyor) ile birlikte, görünmeyen ve saptanamayan bir Uçan Spagetti Canavarı (USC) tarafından yaratılmıştır.

* Evrim hakkındaki bütün kanıtlar Uçan Spagetti Canavarı tarafından yerleştirilmiştir. USC, etraftaki şeyleri olduklarından daha yaşlı göstererek Pastafaryan'ların inançlarını sınamaktadır. "Örneğin, bir biliminsanı bir kalıntıya radyokarbon testi uygulasın. Kalıntıdaki Karbon-14'ün %75'inin elektron ışınımıyla Nitrojen-14'e dönüştüğünü görsün, ve bu kalıntının yaklaşık 11.000 yıllık olduğu sonucuna ulaşsın; zira karbon-14'ün yarıömrünün 5.730 yıl olduğu düşünülüyor. Ancak bilimcimizin gözden kaçırdığı şey, yaptığı her ölçümde Uçan Spagetti Canavarı'nın gelip Kutsal Makarna Kollarıyla onun bulduğu sonucu değiştiriyor olduğudur. Elimizde bunun nasıl mümkün olduğunu detaylarıyla anlatan ve O'nun bunu neden yaptığını söyleyen çok sayıda belge mevcuttur. O elbette ki görünmez olandır, normal cisimlerin içinden kolaylıkla geçebilendir."

* Pastafaryan inancındaki
Cennet'te göze çarpan iki nokta vardır. "A) Uçsuz bucaksız bira volkanlarıyla doludur. B) Bir striptizci fabrikası vardır."

* Pastafaryan dininin metinlerinde "
On Emir" yerine ahlâkî açıdan daha zayıf olan sekiz "Yapmazsanız Çok Memnun Olurum" öğesi içerir.

* Duaların ve belli bazı ayetlerinin sonunda "
RAmen" denir. Bu sözcük Musevilik'te, Hıristiyanlık'ta ve İslam'da kullanılan "Amîn" (İngilizce: Amen) sözcüğü ile bir makarna çeşidi olan "ramen"in birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Her ne kadar geleneksel olarak büyük "R" ve "A" ile yazılsa da sadece büyük "R" ile yazılması da kabul edilebilir.

2012'de kıyamet kopacak mı?

Maya Takviminde gösterildiği gibi 2012'de dünyanın sonu gelecek mi? Bu soru, söylenenleri kabul eden veya etmeyen milyonlarca kişinin kafasını kurcalıyor.
Şaka değil, Maya Takvimi'ne dikkat kesilen bir sürü insan bu soruyla meşgul. Astronomlar, Maya takviminde önemli bir zaman diliminin sona ereceğine işaret edilen 21 Aralık 2012 ile ilgili soru bombardımanı altında.
2012'de kıyamet kopacak mı?
bu makaleyi oylayın


Guatemalalı Maya bilgesi Apolinario Chile Pixtun, 21 Aralık 2012 ile ilgili soru bomnardımanına tutulmaktan bunalmış. ‘Merak ettiklerinizi astronoma sorun’ adlı sitenin sahibi, Cornell Üniversitesi’nden Ann Martin, insanların 2012 söylentileriyle korkuda olduğunu söylüyor: “Dördüncü sınıflardan bile ‘Ölmek için çok gencim’ türü e-postalar almak çok kötü. İki çocuk annesi bir kadın çocuklarının büyüdüğünü göremeyeceği için karalar bağlamış.” Guatemalalı Chile Pixtun ise kıyamet senaryolarının Maya Takvimi’nden değil, Batı’dan gelen bilgiler olduğunu anlatıyor.

Peki insanları 2012 çılgınlığına iten söylentiler nereden geliyor? Mayalılar 21 Aralık 2012 tarihinde önemli bir zaman diliminin sona ereceğine işaret ediyor. Konunun meraklılarıysa, kıyamet senaryolarına uyarladıkları 2012 yılında gerçekleşecek astronomik olaylara dikkat çekiyor. Bu olayların 25 bin 800 yılda bir meydana geldiğini söylüyorlar. Bugüne kadar 1987’deki Jüpiter etkisi, Gezegen X gibi buna benzer kıyamet söylentileri türemişti. Ancak bu kez iddiaların bazı arkeolojik temelleri de mevcut.

Meksika’da 1960’ta bulunan tablette Mayaların savaş ve yaratma tanrısının 2012’de beklenmedik bir gelişmenin dünyayı etkileyeceğini söylediğine dair yazılar var. Metnin dünyayı neyin etkileyeceğini anlatan bölümü okunamıyor. Arkeolog Guillermo Bernal, “O gökten inecek” yazıyor olabileceğini düşünüyor ama bu senaryoların, Batı efsaneleri sona erdiği için Mayalara mal edilen fazla ‘Batılı ve Hıristiyan’ bir kavram olduğu kanısında. Mayalarsa 2012’den çok, kuraklık çeken Yucatan Yarımadası için endişede.

Din üzerine dikkate değer sözler

"İncilin etkisi okuyan kişinin cahilliği ile doğru orantılıdır." Robert G. Ingersoll


Din üzerine dikkate değer sözler

bu makaleyi oylayın

"İnsan dindar hayvandır."
Mark Twain

"Gelişmiş toplumlar dindar oldukları için değil dine rağmen gelişmiştir."
Mark Twain

"İncil öyle dediği için yüzyıllarca cadı avcılığı yapıldı. Ölen cadıların kanlarıyla hıristiyan dünyası temizlendi, kilise de bunu teşvik etti. Daha sonra birden bire cadı diye birşeyin hiç varolmadığı ve varolamayacağı anlaşıldı. İnsan bu duruma gülse mi ağlasa mı bilemiyor."
Mark Twain

"Din sıradan insanlar için gerçek, aydınlar için yalan, iktidarlar içinse kullanışlıdır."
Seneca

"Bir insanın ahlaki ve etik davranışları diğerlerini anlamasına, eğitimine ve sosyal ilişkilere dayalı olmalıdır, dini dayatmalara gerek yoktur. Zira ölümden sonra ceza korkusu veya ödül iştahı ile hareket eden kişi zavallıdır."
Albert Einstein

"Din, sıradan insanları pasif ve sessiz tutmak için bulunmaz bir kaynaktır."
Napoleon Bonaparte

"Olmayan birşeyle, görünmez birşey arasında çok az fark vardır."
Delos B. McKown

"Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim ve hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor."
Thomas Jefferson

"Benim inanmadığım bir dine inananları kafir saymanın rahatlığı beni de kendi dinimi sorgulamaya götürdü."
Mark Twain

"İncilin etkisi okuyan kişinin cahilliği ile doğru orantılıdır."
Robert G. Ingersoll

"Böyle bir tanrı varken, şeytana ne gerek var?"
Robert M. Price

"Bedenden bağımsız bir ruh fikri anlamsız ve boştur."
Albert Einstein

"Herşeye gücü yeten Tanrı'nın neden Şeytan'ı yaratmasına ve daha sonra da onunla mücadele edilmesine gerek var ki? Bana göre dinler çelişkilerle dolu ve benim mantığıma aykırı."
Gene Roddenberry

"Kanıt gösterilmeden yapılmış bir iddiayı çürütmek için kanıta ihtiyaç yoktur."
Christopher Hitchens

"Din ve mantık kadar birbiriyle çelişen başka iki şey yoktur."
Voltaire

"Din benim saygı duyduğum herşeye esastan akrşı çıkıyor - cesaret, açık görüşlülük, dürüstlük, adalet, ve hepsinden fazla, gerçeklere olan bağlılığım."
H.L. Mencken

"Bilinmeyen bir şeyi, bilinenlerle açıklamak mantıksal yordamdır. Bilinen bir şeyi, bilinmeyenlerle açıklamak ise teolojik tuhaflıktır."
David Brooks

"Öbür dünyalarla uğraşmak aramzıdaki kötülükleri düzeltmez, bu dünyaya odaklanmak bize yardımcı olabilir."
Walt Whitman

"Din alışkanlığı düşünmekten kaçmanın kolay yoludur."
Peter Ustinov

Agnostik Kimdir?

Agnostisizm ya da bilinmezcilik, tanrının ya da tanrıların varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğini öngören felsefe akımıdır. Bu felsefenin takipçilerine agnostik denir.
Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Bir din ya da öğretiler bütünü değil, bir konsepttir.

"Bilinmezcilik" olarak tanımlanması, aslında dinlerin öne sürdüğü Tanrı anlayışının gerçekliğinin sorgulanamazlığı demek değildir.

Dinlerin tanrıdan gelmedigini söyler ve dinlerin tanrısını da reddeder. Ancak başka bir tanrının, bir yaratıcının varolup olmadığının hiçbir zaman bilinemeyeceğini söyler. Bu bakımdan agnostisizm kendini, "kesinlikle tanrı vardır" diyen teizmden de "kesinlikle tanrı yoktur" diyen ateizmden de ayrı tutar.





Bu akım, insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur. Thomas Henry Huxley, agnostisizmi tanımlarken insanların ölüm sonrası ve tanrının varlığı konularında akıl yürütmekten kaçınmaları gerektiğini söylemekle kalmamış, bu bakış açısından değerlendirildiğinde değillenemeyecek hiçbir önerme ya da yanlışlanamayacak hiçbir bilgi olmadığını da eklemiştir.

Huxley agnostik sözcüğünü hem geleneksel Yahudi-Hıristiyan tanrcılığını, hem

de tanrıtanımazlık öğretisini reddederek Tanrının varlığı sorununu ortada birakan düşünürler için kullanmıştır. Terim daha sonra geriye götürülerek bütün bilinemezci ögretileri kapsamıştır. Agnostisizm, tarihsel olarak bilimin denetiminden yoksun insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.


Agnostik.ORG Forumu


Agnostik.ORG forumunda okuduğunuz makale ile ilgili tartışmaları görmek için lütfen burayı tıklayın.


BERTRAND RUSSELL: AGNOSTİK NEDİR?


Ünlü agnostik felsefeci Bertrand Russell'ın bir dizi soruyu cevaplandırdığı, orijinal ismiyle "What is an Agnostic?" başlıklı bu makale, Amerikan
LOOK dergisinin 3 Kasım 1953 tarihli sayısında yer almıştır. Yazının bazı bölümleri, agnostisizmden ziyade Russell'ın kişisel görüşlerini yansıtmakla birlikte, genel olarak okuyuculara yararlı olabilir düşüncesiyle burada tüm makaleye yer veriyoruz.

Agnostik nedir?

Bir agnostik, Tanrı ve dünya ötesi yaşam hakkında doğruyu bilmenin imkansız olduğunu düşünür. Asla bilinemez denmese de, şu anda yaşadığımız zamanda bilinemez.

Agnostikler ateist midir?

Hayır. Bir ateistin görüşü, bir teistin görüşü ile benzer biçimdedir. Bir Hıristiyan, Tanrının varlığını bilebileceğimizi düşünür, bir Ateist de Tanrının yokluğunu bilebileceğimizi düşünür. Agnostik ise bu konuda kesin bir yargıya varılması için uygun zemin bulunmadığını söyler. Ancak aynı zamanda bir Agnostik, Tanrının varlığının -imkansız değilse bile- neredeyse olasılıksız olduğunu, bu nedenle de dini uygulamalar yapmaya değmez olduğunu düşünebilir. Bu açıdan, ateizmden uzak sayılmaz.

Agnostiğin yaklaşımı, dikkatli bir filozofun antik yunan tanrılarına yaklaşımı gibi olabilir. Eğer benden, Zeus, Poseidon, Hera ve tüm diğer Olimpos ahalisinin varolmadığını kanıtlamam istenseydi, kesin kanıtlar ararken sonuçsuz kalırdım. Ama bir agnostik Hıristiyan tanrısının da, Olimpos tanrıları kadar olasılıksız olduğunu düşünülebilir, ve bu konuya yaklaşımı açısından -pratikte- ateistlerle birdir.

Tanrı'nın emirlerini tanımadığınıza göre, davranışlarınıza rehberlik etmesi üzere hangi otoriteyi tanıyorsunuz?

Bir agnostik, dindar insanların tanıdığı anlamda herhangi bir otoriteyi tanımaz. İnsanın kendi yolunu düşünerek ve sorgulayarak çizmesi gerektiğini düşünür. Elbette, diğer insanların aklından ve bilgisinden de yararlanır. Ancak kime danışacağını kendisi seçer. Tanrının emirleri denilen olgular değişkendir. Örneğin İncilin bir bölümünde, dul bir kadının eski eşinin kardeşiyle evlenemeyeceği yazar. Başka bir bölümünde ise evlenmek zorunda olduğu yazar. Tanrının emirlerini "tanımak" bazen imkansız olabilir.

Neyin iyi neyin kötü olduğunu nasıl biliyorsunuz? Agnostik için günah nedir?

Agnostik, iyi ve kötü hakkında bir Hıristiyan kadar katı değildir. Örneğin geçmişte dindarların inandığı gibi, dini konularda yönetimle ters düşenlerin cezalandırılması ve öldürülmesini onaylamaz. İşkenceye ve yargısız infaza karşıdır.

Günah kavramı kullanışlı değildir. Elbette davranışlar istenenler ve istenmeyenler olarak ikiye ayrılabilir. Bu nedenle de istenmeyen davranışlara caydırıcı ve iyileştirici cezalar verilmesi gerekebilir. Ancak buradaki anlayış, suçlu bulunan kişiye kin tutulması ve ona acı çektirilmesi değildir. Bu yanlış inanış, insanların, Cehennemin varlığını kabullenmek istemelerini sağlamaktadır. Günah kavramının zararı buradadır.

Agnostik canı ne isterse yapan mıdır?

Bir açıdan bakılınca, Hayır; başkan bir açıdan bakılırsa, zaten herkes canı ne isterse yapabilmektedir. Örneğin birinden öldürecek kadar nefret ediyorsunuz. Neden öldürmezsiniz? Dinen günah olduğu için mi? Ancak ortada bir istatistiki gerçek var ki, agnostikler diğer insanlara oranla cinayete daha fazla eğilimli değiller! Hatta daha bile azdır. Agnostikler de, diğer insanları cinayetten alıkoyan ortak korkulara sahipler. Bunların başında da yasal cezalandırma korkusu var. Yasaları bir kenara koyarsak, suçun ortaya çıkması durumunda, diğer insanların nefret ettiği dışlanan bir birey olarak yalnızlaşma var. Ayrıca vicdan ve sağduyu denilen bir olgu var. Öldürdüğünüz kişinin son saniyelerinin ve cesedinin, zihninizden silinmeyecek kötü hatıraları var. Bu gerekçeleri sayarken elbette yasaların olduğu bir toplu yaşamdan bahsediyoruz. Seküler açıdan da, her istenenin yapılmadığı, kurallı bir toplum yaratmak ve korumak gereklidir.

Öte yandan, dediğim gibi, her insan arzu ettiği biçimde yaşar. Her aklına geleni o anda yapana budala denir; bizi istediğimiz bir şeyi yapmaktan alıkoyan, esasen başka bir şeyi daha fazla arzulamamızdır. Örneğin, topluma ters gelecek bir davranışta bulunmak isteyen kişi, bunu gerçekleştirmez, çünkü arkadaşlarının, ailesinin ve toplumun saygısını kazanmayı daha fazla istemektedir. Toplumun tepkisini umursamayan biri içinse, bu alandaki soyut ahlaki (dini) kurallar tek başına yeterince yönlendirici olmayacaktır.

Agnostiğin İncil'e bakışı nasıldır?

İncilde ilahi bir kaynak yoktur; tarihi bir efsanedir. Agnostik açısından bu gibi ahlaki öğretilerin bazı bölümleri iyi olabilir, ancak bazen de çok bozuktur. İncilden bazı alıntılarla, örneğin, savaş esnasında Samuel Saul'a sadece düşmanı değil, onların koyunlarını ve sığırlarını da öldürmesini emretmiştir. Saul ise hayvanları öldürmemiştir. Bu nedenle onu kötülememiz ve kınamamız bekleniyor. Veya, Elisha'nın kendisine gülen çocuklarını lanetlemesini, Tanrının da çocukları bu nedenle öldürmek üzere iki ayı göndermesini takdirle karşılamamız bekleniyor.

Agnostiğin Meryem Ana, İsa ve Kutsal Ruh'a bakışı nasıldır?

Agnostik Tanrıya inanmadığı için, İsa'nın tanrı olduğuna inanması da beklenemez. Agnostikler, İsa'nın ahlaki öğretilerine saygı duyarlar, ama bu saygı bazı diğer inanılan öğretilere olan saygıdan daha fazla değildir. Örneğin bazı insanlar, Buddha, Socrates ve hatta Abraham Lincoln'ü, İsa kadar yüksek seviyede benimseyebilirler. Agnostik açıdan tüm bu kişilerin öğretileri tartışmaya açıktır ve hiçbiri değişmez doğru değildir.

Meryem ve bakire doğum öğretisi, esasen pagan mitolojisinden alıntıdır ki orada bakire doğumlara çok rastlanır. Bu nedenle, pagan öğretileri gibi, İsa'nın öğretilerinin de güvenilirliği ve inanılırlığı yoktur.

Bir agnostik, Hıristiyan olabilir mi?

Hıristiyan kelimesi farklı zamanlarda farklı anlamlara gelebilir. Yüzyıllardır, Hıristiyan, Tanrıya inanan ve İsa'nın tanrı olduğuna inanan kişidir. Ancak Unitarian'lar da (Üniteryanizm: Teslis/Kutsal Üçleme'yi reddeden inanç) kendilerine Hıristiyan diyorlar. Bugünlerde pek çok kişinin Tanrı anlayışı geçmiş dönemlerde olduğu kadar kesin değil. Pek çok insan için Tanrı bir kişi veya bir üçleme değil, belirsiz bir güç.

Geçenlerde bir kitabımda, dünyada "sevgi, Hıristiyan sevgisi ve merhamet" ihtiyacı olduğunu belirtmiştim. Bu nedenle bazıları benim dini düşüncelerimin değiştiğini zannettiler. Oysa, aynı yerde şunu belirtebilirdim. Hıristiyan derken, komşusunu seven, merhamet sahibi, dünyadaki acımasızlıkların ve kötülüklerin bitmesini isteyen kişiden bahsediyorsak, o durumda bana da Hıristiyan diyebilirsiniz. Hatta bu açıdan, Agnostikler içerisinde, Ortodoks'lardan daha fazla gerçek Hıristiyan bulabilirsiniz! Ama, bana göre, bu tanımlama doğru olmaz. Diğer itirazlar bir yana, bu niteliklere sahip kişilere Hıristiyan demek, Yahudilere, Budistlere, Müslümanlara ve diğer dinlerden kişilere karşı hata olur. Tarih göstermektedir ki, diğer dinlerin öğretilerinde de, en az Hıristiyanlık kadar benzer ahlaki değerler bulunmaktadır.

Zaten Hıristiyan Tanrısının varlığına ve ölümsüzlüğe inanmak Hıristiyanlığın temelidir. Bu sebeple, bir Agnostik, Hıristiyan olamaz ve ben de kendime Hıritiyan diyemem. Ama bunun dışında, Hıristiyanlığı saf bir ahlak sistemi olarak kullanırsak, o zaman bir Agnostik, Hıristiyan da olabilir.

Agnostik, insanın ruhu olduğunu rededer mi?

Bu sorunun kesin bir anlam kazanması için, Ruh'un ne olduğunu tanımlamamız gerekir. Buradaki anlamı, sanırım, insan hayatı boyunca (içinde) bulunan, ölümden sonra da sonsuza dek varolan bir tinsel, doğa üstü şey. Bu anlamıyla bir agnostiğin, insanın ruhu olduğuna inanması pek muhtemel değildir. Öte yandan, bu Agnostiğin materyalist olmak zorunda olduğu anlamına gelmez. Benim açımdan, ruh gibi, bedenin durumu da şüphelidir, ama bu şüphe metafiziğin karmaşık alanlarına giren uzun bir hikayedir. Demeliyim ki, ruh ve beden, kesin varlıkları tanımlamaktan ziyade, kullandığımız sembollerdir.

Agnostik ölüm sonrası yaşam, Cennet ve Cehenneme inanır mı?

İnsanların, ölümden kurtulabildiği sorusunun cevabını bulmak için hangi kanıtlara bakılacağı önemlidir. Fiziksel araştırmalar ile dinsel inançlar bu soruya farklı cevaplar vermektedir. Bir agnostik, ölüm sonrası hakkında bilgi sahibi olmak için kanıtlara bakmalıdır, ve bence ölümden kaçılabileceğine inanmak için şu anda herhangi bir kanıt yoktur. Ama yeni kanıtlara açığım.

Cennet ve Cehennem ise farklı bir konudur. Cehennem inancında, cezalandırmanın, caydırıcılık için değil, kin güdülerek yapılmasının iyi bir şey olduğu inancı vardır. Buna agnostiklerin inanacağını zannetmiyorum. Cennet için de, dini açıdan ikna edici tasvirler yapılsa da, agnostiklerin bunlara itibar edeceğini sanmıyorum.

Tanrıyı reddettiğiniz için cezalandırılmaktan hiç korkmuyor musunuz?

Neredeyse hiç. Ben zaten Zeus'u, Jupiter'i, Odin ve Brahma'yı da reddediyorum, ve bunlar bende hiç huzursuzluk yaratmıyor. İnsanlığın çoğunluğunun Tanrıya inanmadığını görüyorum ve karşılığında hiçbir ceza almıyorlar. Bir tanrı olsaydı da, bence, kendi varlığını sorgulayanlardan rahatsız olacak gibi bir kibir sahibi olmazdı.

Agnostikler doğadaki güzelliği ve uyumu nasıl açıklar?

Şu, doğada bulunan "güzellik" ve "uyum" nerededir bir türlü anlayamadım. Hayvanlar dünyasında, hayvanlar birbirlerini acımasızca öldürürler. Çoğu ya vahşice ölür ya da açlıktan ölür. Kendi adıma, örneğin bir bağırsak solucanında, herhangi bir güzellik veya uyum göremiyorum. Bu solucanın insanlara ceza olarak gönderildiği söylenmesin, zira hayvanlarda daha yaygın. Veya, gökyüzündeki yıldızları ele alalım. Bilinmesi gerekir ki yıldızlar patlarken etraflarındaki şeylere de zarar verir ve yokederler. Bu açıdan neyin "güzel" olduğu bakan kişiye bağlıdır.

Agnostikler dini mucizeleri ve Tanrının sınırsız gücünü nasıl açıklar?

Agnostikler, ortada doğa kanunlarını aykırı herhangi bir mucize kalıntısı veya kanıtı olduğunu düşünmezler. Bazı hastalıkların, hastayı geçeceğine inandırarak iyileştiğini biliyoruz ve bu bir mucize değil. Bu açıdan, hastanın güvendiği ve inandığı bir doktor da onu iyileştirebilir. Güneşi yerinden oynatmak gibi diğer mucizler ise tamamen efsanedir ve az veya çok tüm dinlerde bu hikayeleri bulabilirsiniz. İncildeki bu iddialara değer vermek ile Homeros'un antik yunan tanrılarının mucizelerini ciddiye almak arasında bir fark yoktur.

Dinin karşı çıktığı alçaklıklar ve zalimlikler vardır. Dini prensipler terkedilirse, insanlık kendini yok etmez mi?

Evet, tarihte alçaklıklar ve zalimlikler vardır, ama ben bunların hiç din tarafından engellendiğini görmedim. Aksine, bunları kutsallaştıran ve insanların pişmanlık duymadan bunlara katılmasını sağlar din. Zulüm ve eziyet, Hıristiyan dünyasında çok sık görülür. Bunu haklı gösteren de dogmatik inançlardır. Şefkat ve tolerans, ancak dogmaların yıkıldığı ölçüde vardır. Günümüzde (1953), yeni bir dogmatik din, Komünizm, ortaya çıktı. Agnostik, bunun da dogmalaştırılmasına karşıdır. Bugün, komünizm içindeki zulüm, geçmiş yüzyıllardaki Hıristiyanlık zulmünden farksızdır. Eğer bugün, Hıristiyanlık daha ılımlı bir hale geldiyse, özgürce düşünenler sayesindedir. Böyle olmasaydı, bugün hala kafirlerin yakılmasının mazur görüldüğü bir dünyada yaşardık. İnsanlık geçmişini tarafsızca inceleyen herkes, dinlerin engellediklerinden daha fazla acıya sebep oldukları sonucuna varacaktır.

Agnostikler için hayatın anlamı nedir?

Başka bir soruya cevap vermek istiyorum: Hayatın anlamının anlamı nedir? Sanırım burada bahsedilen bir tür genel amaç. Bence, hayatın bir tür genel amacı yok. Sadece yaşanıyor. Birey olarak insanların amaçları var ve bu amaçları terketmek için agnostisizm bir gerekçe değil. Bu amaca ulaşılacağı kesin olmayabilir, ama bir askerin zafer kesinleşmeden savaşmayacağını düşünmek saçma olur. Kendi amaçlarını cesaretlendirmek için dine ihtiyacı olan insan korkaktır.

Dini reddetmek, evliliği reddetmek ve zinaya yönelmek midir?

Burada tekrar, başka bir soruya bakmamız lazım. Evliliği savunan kişi, dünyadaki mutluluğu mu savunuyor, yoksa evliliği sadece cennete gitmek için mi istiyor? Cennete gitmek için isteyen kişi, elbette agnostisizmde böyle olgular bulunmadığı için, agnostisizmi erdemsizlikle suçlayacaktır. Ama onun erdem dediği şey, aslında cennet hayalleriyle dünyadaki mutluluğa vurulan darbedir.

İlk önermeyi savunan, evliliği dünyevi argümanlar ile destekleyen kişi ise bu anlayışın agnostikler tarafından da benimsenebileceğini düşünmelidir. Agnostiklerin cinsel ahlak konusunda kısıtlı ve sınırlı görüşleri yoktur. Ama çoğunun görüşü, kontrolsüz ve ölçüsüz cinsel isteğe göz yummanın doğru olmadığı biçimindedir. Elbette bu görüşe, sözde kutsal emirlerden değil, dünya ile ilgili akıl yürüterek ulaşırlar.

Sadece akıl yürütmeye inanmak tehlikeli değil midir? İnsan aklı, kutsal emirler olmadan yetersiz ve noksan değil midir?

Aklı başında hiçkimse, ve tabi bir agnostik, akıl yürütmeye "inanmaz". Akıl yürütme süreci, gözlemlenen olguların toplanıp değerlendirilmesidir. Tanrının varlığı ve dünya ötesi yaşam hakkında düşünürken de, yakında ay tutulması olup olmayacağını düşünürken de aynı mantık güdülür.

Tüm dinlere, batıl inanç ve dogma olarak mı bakıyorsunuz? Mevcut dinlerden hangilerine saygı duyarsınız ve neden?

Büyük nüfuslara etki eden tüm dinlerde az yada çok dogma vardır ama "din" kelimesinin anlamı çok net değildir. Örneğin Konfüçyanizm, bir din olarak değerlendirebilir ama dogma içermez. Hıristiyanlığın liberal yorumlarında da dogma oranı çok düşüktür. Tarhiteki dinler arasında Budizmi tercih ederim, çünkü zulüm ve eziyete en az yer veren dindir.

Agnostisizm gibi Komünizm de dine karşıdır, Agnostikler Komünist midir?

Komünizm dine karşı değildir. Hıristiyanlığa karşıdır, ama İslam da Hıristiyanlığa karşıdır. Komünizm, en azından Sovyet yönetim tarafındna savunulduğu haliyle şiddet içeren yeni bir dogmatik sistemdir. Buna da elbette Agnostikler karşı duracaktır.

Agnostiklere göre din ve bilim barışamaz mı?

Bu sorunun cevabı neyin "din" olduğuna bağlıdır. Bir etikler sistemi olarak bilimsel açıdan kabul görebilir. Ama eğer dogmalar ve sorgulanamaz gerçeklerden bahsediyorsak, o durumda bilimle uyuşması mümkün değildir.

Sizi tanrının varlığına nasıl bir kanıt ikna edebilir?

Belki, önümüzdeki 24 saatte olacak herşeyi bir ses bana gökten söylese, hiç olmayacak olaylar da dahil olmak üzere hepsi gerçekleşse, o zaman en azından insanüstü bir zekanın varlığına ikna olurum. Buna benzer başka örnekler de verebilirim, ama bugüne kadar böyle birşeyin olduğuna dair hiçbir kanıt yok.

Alo Allah var mı?

Dev hizmet! 0262 322 34 71'i arayın, Adem'le Havva'nın nikahını kim kıymış öğrenin. Ayrıca erkeklerle konuşmaya korkan bir bayansanız, 39'u tuşlayarak bayan vaize de ulaşabilirsiniz.
Kocaeli İl Müftülüğü tarafından oluşturulan "Alo Fetva Hattı"nın çok sayıda kişi tarafından birbirinden ilginç veya gereksiz sorularla meşgul edildiği bildirildi.



İl Müftü Vekili Bayram Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Alo Fetva Hattı"nın 4 yıl önce iş, sağlık sorunları ve çeşitli nedenlerle il ve ilçe müftülüklerine gidemeyenleri telefon aracılığı ile dini konularda bilgilendirmek için kurulduğunu belirtti.

Bazı kişilerin, hem kimliklerini gizlemek hem de soracakları sorunun mahremiyeti nedeniyle yüz yüze görüşmekten ısrarla kaçındığını, bu nedenle "Alo Fetva Hattı"nı arayanların fazla olduğunu ifade eden Erdoğan, "Alo Fetva Hattı’nda 1 müftü, 4 müftü yardımcısı, 2 vaiz, 2 vaize ve 1 din hizmetleri uzmanı olmak üzere 10 din görevlisinin görev yaptığını" kaydetti.

Vatandaşların, Alo Fetva Hattı’na İl Müftülüğü’nün "322 34 71" numaralı telefonunu arayıp erkek vaizler için "22", kadın vaizeler için ise "39"u tuşlamaları halinde ulaşabildiklerini dile getiren Erdoğan, özellikle bu yıl hattı arayıp dini konularda soru soranların sayısında artış yaşandığını, bu nedenle yılbaşından itibaren ilçe vaizlerinden de yararlandıklarını, nöbetleşe görev yapan vaizlerin vatandaşların sorularını cevaplandırmaya çalıştığını söyledi.

Hattı arayanlara nöbetçi vaizler tarafından hafta içi 08.30 ile 17.30 saatleri arasında hizmet verildiğini bildiren Erdoğan, "Halkımız bu saatler arasında dini konularda her türlü soruyu bize sorabilir. Öte yandan, bizlere cep telefonu ile ulaşan vatandaşlarımıza da hafta içi ya da hafta sonu fark etmeden elimizden geldiğince bilgi veriyoruz. Hedefimiz, halkımızın doğru bilgilere ulaşmasını sağlamaktır" dedi.

-HATTI DAHA ÇOK KADINLAR ARIYOR-

"Alo Fetva Hattı"nı arayanların yüzde 70’e yakınını kadınların oluşturduğunu, arayanların yaş ortalamalarının 40 ile 60 arasında yoğunluk kazandığını, vaizlere günde yaklaşık 40 soru yöneltildiğini anlatan Erdoğan, soruların, orucu bozan haller, kadınların özel durumları, abdest alma, namaz, hac ve zekat, aile içi geçimsizlikler, karı ve koca arasındaki problemler, boşanma konularında yoğunlaştığını ifade etti.

Kandiller, dini bayramlar ve ramazanda hattı arayanların sayısında artış olduğunu söyleyen Erdoğan, bu dönemlerde daha çok erkeklerden soru aldıklarını belirtti.

Erdoğan, fetva hattını arayan bazı kişilerin "
Hz. Adem ile Hz. Havva anamızın nikahını kim kıydı? Moralim çok bozuk, sigara içmem gerekiyor, orucumu bozabilir miyim? Haram kazançtan zekat verilir mi? Altınların kurbanını kestik, biz de etinden yiyebilir miyiz? Bana bir yıl önce zekat ve fitre verildi. Şimdi aldığım zekat ve fitreler nisap (zekat verilebilecek miktar) miktarına ulaştı. Zekat vermem gerekir mi?" gibi birbirinden ilginç veya gereksiz sorular sorduklarını, bir noktada hattı gereksiz yere meşgul eden bu kişilere dahi cevap vermeye çalıştıklarını söyledi.

Uygulamaları doğru yapmak için İslam dinini doğru anlamak gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Vatandaşlarımız dini konulardaki sorularını mutlaka müftülere, il ve ilçe müftülüklerindeki vaizlere ya da en yakınındaki din görevlisine sorsunlar. Yetkisiz, din hakkında bilgi sahibi olmayan kişilerin söylediklerini dikkate almasınlar. Uygulama için doğru bilgi şarttır" diye konuştu.

Gülmek insana özgü değilmiş

Gülmek insana özgü değilmiş

Yeni yapılan bir araştırmaya göre gülmek, diğer canlı türlerinde de görülen bir fenomen. Örneğin gıdıklanan çocuklar ve insansı maymunların çıkardıkları sesler yapı olarak birbirine çok yakın.
İnsansı maymunlar ve çocuklarla deneyler yapan Amerikalı ve Alman bilim insanları Current Biology dergisinde, gülmenin insan ve insansı maymunun son ortak atasına kadar yani 10-16 milyon yıl öncesine kadar takip edilebildiğini söylüyor.
Gülmek insana özgü değilmiş
bu makaleyi oylayın


Yavru şempanzeler veya goriller gıdıklandıklarında küçük çocuklar gibi gülüyorlar. İnsansı maymunlar ve çocuklarla deneyler yapan Amerikalı ve Alman bilim insanları Current Biology dergisinde, gülmenin insan ve insansı maymunun son ortak atasına kadar yani 10-16 milyon yıl öncesine kadar takip edilebildiğini söylüyor. Araştırmacılar goril ve orangutanların bile gülme sesi çıkardıklarını görmüşler.

Alman veteriner Elke Zimmermann’a göre söz konusu çalışma insan ve dört insansı maymunun gülüşünü modern fiziksel yöntemlerle inceleyen ilk araştırma. Bilim insanları toplam olarak 800 ses ve video kaydını bir araya getirerek incelerken gülmeyi on bir özelliğe göre değerlendirerek, orangutan, goril, şempanze, Bonobo maymunu ve insan tarafından çıkarılan gülme seslerinin moleküler genetik akrabalıkla aynı benzerlikte olduğunu saptamışlar. Bir tür Homo sapiens’e ne kadar yakın ise gülme biçimi de o denli benziyor. Orangutan ve gorilin gülme sesleri (veya kıkırdama) sesleri neredeyse hiç duyulmazken, şempanze ve Bonobo maymununun gülüşü insanınkine benzer bir melodiye sahip.

Sonuç: Gülmek insanın ve insansı maymunun ortak atasında ortaya çıkmış ve Homo sapiens ve insansı maymunun yolları yaklaşık olarak beş milyon yıl öce ayrıldığında gülme eylemi epeyce gelişmişti. Ancak o zamandan bu yana ifade biçimi türlere göre farklı bir şekilde gelişmiş diyor bulum insanları. İnsanın çıkardığı gülme sesleri biçim olarak birbirine daha yakın. Bu durum insanın gülme seslerini yalnızca nefesini verirken çıkarmasına bağlı diyor uzmanlar. Oysa şempanzeler hem nefes verirken hem de alırken gülebiliyorlar. Maymunlardaki gülme eylemi neşeli olmanın bir ifadesi. Bu açıdan bakıldığında bebeklerden farklı değiller.

Ayrı mı evrimleştik?

Ayrı mı evrimleştik?

Çinli bilim insanlarının keşfi, ilk insanların Afrika’da evrimleşip dünyaya yayıldığı inancını yerle bir edebilir.
Genel kabul gören görüşe göre Homo Sapiens Afrika’da evrimleşerek 100 bin yıl kadar önce oradan dünyaya yayıldı. Ancak Çinli bilim insanlarının bulduğu Homo Sapiens fosilinin özellikleri, bazı insansı türlerinin gittikleri coğrafyada yaşayan daha ilkel insansı türleriyle çiftleşerek farklı evrimleşme süreçlerinden geçtiği teorisine destek oluşturabilir.
Ayrı mı evrimleştik?
bu makaleyi oylayın


Ülkenin güneyindeki bir mağarada bulunan 110 bin yıllık Homo Sapiens alt çenesi, Afrika’da bulunan Homo Sapiens fosillerindeki örneklerden farklılık gösteriyor. Bu da modern insanın Afrika’da evrimleşip dünyaya yayıldığı değil, bu süreci göç edilen yerlerdeki türlerle melezleşerek yaşadığı iddiasına destek veriyor.



Michigan Üniversitesi öğretim görevlisi Milford Wolpoff’a göre çenedeki bu farklı anatomik özellik,modern insanın tümüyle Afrika kökenli olamayacağı ve göç ettikleri coğrafyalardaki insansı türlerle karışarak bu süreci geçirdiği iddiasındaki ‘çoklu bölgesel evrim’ teorisine destek oluşturuyor.



Ancak bu teoriye şüpheyle yaklaşan St. Louis Üniversitesi evrimbilimcilerinden Erik Trinkaus, Çinli bilimcilerin Homo Sapiens tanımında farklılık olduğunu ve onun atası sayılan Homo Erectus’u bile ‘ileri Homo Sapiens’ olarak kabul edebildiklerini söylüyor. Bu da henüz modern insana evrimleşmemiş erken türlerin de yanlışlıkla Homo Sapiens olarak kaydedilmesi anlamına gelebilir.

New Scientist dergisinde yayımlanan habere göre araştırmacılar, fosilin tam olarak kaç yaşında olduğunun, ardından da genetik özelliklerinin tespiti için kapsamlı çalışma başlattı.

İncil'de Allah olmaz

İncil'de Allah olmaz

Malezya hükümeti ülkede basılan 10 bin İncil'i, içlerinde Tanrı yerine Allah kelimesinin kullanılmasını gerekçe göstererek toplattı.
Allah kelimesinin İslami niteliğine dikkat çeken hükümet, İncil'de kullanılmasının Müslümanları rencide edebileceğini belirtti.
İncil'de Allah olmaz
bu makaleyi oylayın


Hristiyanlar ise karara tepkili.

Malezya nüfusunun üçte ikisini oluşturan Müslüman Malaylar hükümette de ağırlıkta.

Dini azınlıklar, özellikle de Hristiyanlar hükümeti sık sık haklarını gasp etmekle suçluyor.

Son tartışma Mart ayında, 5 bin İncil'e el konması üzerine çıkmıştı.

Hükümetin gerekçesi bunların Endonezya'dan ithal edilmiş olmasıydı.

Bu sefer ise içinde Allah kelimesi kullanıldığı için 10 bin İncil toplatıldı.

Katolik kilisesi yetkilileri konuyu mahkemeye taşıdı.

Arapça olsa da, Allah kelimesinin Malaylar tarafından yüzyıllardır kullanıldığını belirten yetkililer, Arapça konuşan Hristiyanların ise bu kelimeyi İslamiyet öncesinde bile kullandıklarını hatırlattı.

Katolik kilisesi, kendi dillerinde İncil okumanın, Malezya anayasasınca da garanti altına alınan bir hak olduğunu vurguladı.

İNTERNET HIZ TESTİ İÇİN BASINIZ !